Перевод: со всех языков на русский

с русского на все языки

sırası gelmek

  • 1 sıra

    о́чередь (ж) после́довательность (ж) ряд (м)
    * * *
    1.

    bir sıra ev — ряд домо́в

    iki sıra — два ряда́ (чего-л.)

    ön sıra — пе́рвый ряд (в театре, кино и т. п.)

    2) шере́нга

    iki sıra olmak — постро́иться в две шере́нги

    3) после́довательность, черёд, о́чередь; очерёдность

    sıra beklemek — стоя́ть в о́череди

    sırayı bozmayın — не наруша́йте о́череди / поря́дка

    sırası gelmek — а) подойти́ ( об очереди); б) предста́виться ( об удобном случае)

    bize daha sıra gelmedi — до нас ещё о́чередь не дошла́

    sıraya girmek — встать в о́чередь / в ряд; заня́ть о́чередь

    sıra ile — по о́череди, друг за дру́гом, по поря́дку

    sıra kimin? — чья о́чередь?

    sırasını kaybetmek — пу́тать после́довательность / вре́мя (приёма лекарств и т. п.)

    sıraya koymak — а) поста́вить в ряд; б) расположи́ть в поря́дке / по поря́дку

    boy sırasıyla — по ро́сту

    yaş sırasıyla — по во́зрасту

    yürüyüş sırasıвоен. поря́док движе́ния на ма́рше

    4) удо́бный / подходя́щий моме́нт

    sırası düştü — предста́вился удо́бный слу́чай

    sırasına / sırasını getirmek — найти́ подходя́щий моме́нт / удо́бный слу́чай

    5) вре́мя, моме́нт

    tam bu sırada biz gelmiştik — как раз в э́то вре́мя мы пришли́

    bu teşebbüsler sırasında — во вре́мя э́тих попы́ток

    6) обы́чность, зауря́дность

    sıra adamı, sıradan bir adam — обыкнове́нный, просто́й челове́к

    sıra ressamı — зауря́дный худо́жник

    7) скаме́йка, скамья́
    8) па́рта
    2.
    употр. в роли второго компонента

    ardı sıra — непосре́дственно за кем-чем

    ardı sıra gelmek — идти́ за кем-чем

    ardım sıra — непосре́дственно за мной, вслед за мной

    önü sıra gitmek — идти́ впереди́

    yanı sıra — ря́дом

    yanı sıra yürümek — идти́ / шага́ть ря́дом

    3.

    dığı sıradaпередаёт содержание придат. предл. времени

    oraya geldiğim sırada... — когда́ я пришёл туда́...

    tam arabaya bineceği sırada... — то́лько он собра́лся бы́ло сесть в маши́ну, как...

    geleceğin sırada... — когда́ ты придёшь...

    ••
    - sırasına göre
    - sırasında
    - adam geçmek
    - insan sırasına geçmek
    - sen varken
    - bana sıra kalmaz!

    Türkçe-rusça sözlük > sıra

См. также в других словарях:

  • sırası gelmek — 1) bir başkasından sonra sıra birinin veya bir şeyin olmak 2) sırası düşmek Hani bazen sırası geliyor da maziye merbutiyet, filan diyoruz. M. Ş. Esendal …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • sırası düşmek — uygun zamanı gelmek Söz arasında, bir sırası düşünce Salim Bey feminist i ondan da sordu. M. Ş. Esendal …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • yeri gelmek — sırası gelmek, zamanı uygun olmak Yeri gelmişken delikanlılara bir öğüt notu daha düşeyim. R. Erduran …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • münasebeti düşmek — sırası gelmek Bir münasebeti düşerse söylerim …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • sıra — is. 1) Yan yana, art arda olan şey veya kimselerin tümü, dizi Şehir esnafı şekercisinden tutun da berberine kadar iki sıra durup kendisini alkışladılar. S. F. Abasıyanık 2) Bu biçimdeki topluluğun durumu Sırayı bozmayın. 3) Belirli bir düzene ve… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • çatmak — i, ar 1) Odun, değnek, kılıç, tüfek vb. uzun şeylerden birkaç tanesini, tepelerinden birbirine çaprazlama dayayarak durdurmak Avlusunda silahlarını çatmış, ayaklarını germiş askerler var. F. R. Atay 2) Kereste vb.ni birbirine tutturmak 3) Bir… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • yolu düşmek — 1) (bir yere) o yerden geçmesi gerekmek 2) (bir yere) sırası gelmek …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • terettüp etmek — düşmek; doğmak; ait olmak; sırası gelmek; gerektirmek …   Hukuk Sözlüğü

  • el — 1. is., anat. 1) Kolun bilekten parmak uçlarına kadar olan, tutmaya ve iş yapmaya yarayan bölümü El var, titrer durur, el var yumuk yumuk / El var pençe olmuş, el var yumruk. Z. O. Saba 2) Sahiplik, mülkiyet Elden çıkarmak. Elimdeki bütün parayı… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • söz — is. 1) Bir düşünceyi eksiksiz olarak anlatan kelime dizisi, lakırtı, kelam, laf, kavil 2) Bir veya birkaç heceden oluşan ve anlamı olan ses birliği, kelime, sözcük 3) Bir konuyu yazılı veya sözlü olarak açıklamaya yarayan kelime dizisi Yer yer… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • tam — sf., Ar. tāmm 1) Eksiksiz, kesintisiz Tam iki saat yalandan tamirle uğraştım. A. Gündüz 2) Bütün, tüm 3) zf. Uygun olarak, tıpkı, aynı Tam istediğim gibi davrandın. 4) zf. Sırasında, anında Tam mağazaya gireceğim zaman arkamdan bir ses geldi. Ö.… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

Поделиться ссылкой на выделенное

Прямая ссылка:
Нажмите правой клавишей мыши и выберите «Копировать ссылку»